muhallebicinin oğlu

20 Haziran 2009

güzel günlerim de oldu.

benim buram buram eski kokan içi küçük bir yığın dolu pek eski de sayılmayan kutum var bir tane.
hatırlamak istediklerim ve istemediklerim.
kargoyla gelen kitap kutusu, ahmet abimin harry potter ve melez prens çıkmadan yolladığı hediyenin..ne büyük sevinçti ağlamıştım..şimdi içinde başka biriyle paylaşılmış anılarım var.

bu haksızlık değil mi..
gül çiçeğinin paketi, hüner poşeti kutusu, vivident, yüzük kutusu, limon sıkacağı, biri boş biri dolu ıslak mendil poşeti. bir adet de bebek şapkası ama yeni doğmuş, böyle kücücük. ipleri var yandan.. heves etmişim.

sonraa.. bi de peşet var , böyle kırmızılı. doğum günü hediyesi vardı içinde artık yok ,tozlandı rafta öylece duruyo.. içi hediye paketi duruyo poşetleriyle hem de.. hastalıklı mıyım ben?

kına gecelerinden kalma mumlar, bi tane yapma gül, iki taneymiş.. kıvrılmış rafyalar-hediye paketlrinden.
annemin eski yemek defterinin sarı sayfaları.. remember him in senaryosunu yazdığımız asfa ajandası sayfaları.-mod deşifre-

yıllık yazıları, zehranın doğum günümde hazırladığı komik zarf ve mektup..

kartpostallar,not kağıtları.. ibidik zübüdük her boku atmışım lan kutuya.
bi ara takıldığım sinema dergisinden çıkan küçük film kartları..

ayşenin nikah davetiyesi, düğün yemekli olmadığı için daveiye iki kişilk değildi..

lisedeki kalem kutum, tüm hatıralarıyla üstündeki notlar,notcuklar..
ablamın bana aldığı avea hattın paketi, faturası..

dersane dekontları, okul dekontları..

edibenin hediyesi resim çerçevesi..
fotoğraf makinesinin kutusu- bak hala benimseyememişim.
süngerbob dergilerim,, cnbc e dergilerim..

bide ne var biliyomusun ,,
acılarım, hatırladıkça nedese daha çok acıtıyorlar.
hatıralar neden böyle yakıyor artık içimi bu kadar içimi.

ben kendimi hiç önemsemedim başkaları kadar.
ne sakladıysam ne anım varsa elimdekilerin hepsi tutabildiğim tutamadığım..
hepsi başkalarına ait..

ben kendimi hiç düşünmedim, tırnak etlerimi yolarken sonra da hem yanıp hem acırken "yoo hiç acımıyoki, acırsa yaparmıyım" derken.

uykem en tatlı yerinden bölündüğünde demedimki "ben seni sonra arıyım"
ben dostuma demedim hiç "yalan söyleme.." ima bile etmedim..

kırmamaya çalıştım, ama ne kadar çabaladıysam olmadı.. köpek çekmedm kimseye.
herkese herşeye tamam dedim.. gurumu sigara izmariti gibi söndürdüm, pabucumun altında.

ama yine de yarın ona aldığım el fenerini vermek istemiştim..
biricik anneannem keşke yanımda olsaydın.
ona el fenerini belki pazar günü belkide pazartesi günü verebilirim..

o zamana kadar belki beni aramaz olsun.
ben enayiyim ya.. sorun yok.zaten benim kalbimde yok ağlamam ki ben.
hiç duygulanmam.
hep parmaklarım iltihaplanır.. kimse sevmezki beni, zaten ellerim kocaman bide param yok.

olsa ne yazar gerçi, onu da size harcarım. bok yerim..

ben kimseye kazık atmam tamam mı!
bok yerim , kan kusar kızılcık şerbeti içtim derim..arkasından vurmam..
gözünün içine bakarak gülerek oynayarak yalan söylemem sevdiklerimin..

ben buyum işte, malsam da mal de gerizekalı de bok ye de ..
ama nankörlük etme..

şimdi
ağlamak güzeldir.
kaleme alan; Sir Cadogan 01:29

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home